Fenerbahçe’nin bütün branşları basketbol gibi olmalı
Fenerbahçe’de ilk akla gelen futbol. Futbolun son zamanlarda iyi bir yere doğru gitmediği kesin. Fakat kulübün diğer branşlarının örnek alması gereken yer basketbol branşı gibi olmalı. Mesela geçen yıl Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı hiç yenilmeden şampiyon olmuştu. Avrupa’da finali kaçırmıştı. İşte istenen ve özlenen bu şekilde takımın oynaması.
Aynı şekilde takım oyunlarında şimdi Fenerbahçe Tekerlekli Basketbol Takımı hiç yenilmeden ligi götürüyor. Başarı bu şekilde olmalı. Futbol, basketbol, voleybol, kürek, atletizm, yüzme, yelken ve boks branşlarında da bu başarılar bekleniyor. Fenerbahçe ne demek? İyi düşünmek gerekiyor. Bu sorunu cevabını bütün sporculara sormak gerekiyor.
Son haftalarda Fenerbahçe Beko’nun bütün eksiklere rağmen başarılara imza atması ve özveri göstermesi işte bunun en büyük örneklerinden birisi. Sakat sakat oynayan ve takımını sırtlayan özverili sporcular gibi olmalı. Bütün takım oyunlarında ve bireysel sporlarda. “Fenerbahçe ne demek?” diye sürekli bu sorunun sporcuların kafasında yer etmesi gerekiyor.
Taraftara eski maçlar seyrettiriliyor. Bunların diğer spor branşlarına da seyrettirilmesi gerekiyor. Hatta ev ödevi olarak verilmesi gerekiyor. Taraftarın beklentisi çok büyük. Çünkü Fenerbahçe Türkiye’nin en büyük takımı olduğu kesin. Kimin ne dediği önemli değil. Önemli olan raytingler. Bakın göreceksiniz. Bütün takımların maçları şifresiz yayınlanırken, Fenerbahçe’nin bırakın futbolu, basketbol ve voleybola bile şifre koyacaklar. Hatta bazen bekliyoruz. İsmini verip de reklam yapmak istemiyorum. Ama ne yazıktır ki, bütün kulüplerin maçları şifresiz yayınlanırken, Fenerbahçe’nin maçlarına şifre koyuyorlar. Madem Fenerbahçe Türkiye’nin en büyük kulübü değil ise, o zaman şifresiz olarak neden yayınlamıyorlar. Çünkü Fenerbahçe demek para demek. Bunun bütün herkes bilincinde.
Bazen şöyle bakıyorum rakip takımların takipçi sayıları sözde bizden çok üstün görünüyor. Madem öyle beğeni olayı da ona göre üstün olması gerekmez mi? Sahte hesaplarla takipçi sayılarını yükseltiyorlar. Fenerbahçe’nin daha henüz internetin “i”sini bilmeyenler olduğu için onlar yalnızca televizyondan seyrediyorlar. Eğer öyle ise bütün Fenerium mağazalarında ürünler birer birer tükenirken, diğer takımların satışları neden artmıyor. Üstelik takım da başarısız olmasına rağmen, bu kadar satış rekorları kırılıyorsa, bir de takımın başarılı olduğunu düşünsenize!..
Fenerbahçe’nin en büyük dostu da, düşmanı da yine Fenerbahçe’nin kendisidir. Gerek taraftarı, gerek sporcusu bir bütün içinde olmalı. Başarılı olmak için. Sporcu da bunun bilincinde olmalı. Taraftar da bunun bilincinde olmalı. Hep destek, tam destek. Taraftarın bunu yaparken, sporcularımız da gereken özveriyi lütfen göstersinler. Tıpkı basketbol da olduğu gibi. Üstelik 3 günde bir Avrupa maçı ve üstüne bir de Türkiye liglerinde maçlara çıkmalarına rağmen başarılı oluyorlar. Bütün eksiklere rağmen. Hastalıklar, sakatlıklar ve eksikliklere rağmen hep başarı. Tek istediğimiz iştekleri bu!.. Bütün spor branşlarında bunu istiyor taraftar…
Örnekleyecek olursak; Pierria Henry’nin, Olympiacos ve Zalgiris Kaunas maçlarında gösterdiği özveri. Futbolcularımızdan Basri Dirimli’liyi hatırlatıyor. 4 as oyuncusu eksik olduğu halde Devin Booker, Şehmus Hazer, Achille Polonara, Marko Gudiric, İsmet Akpınar, Metecan Birsen, Tarık Biberovc, Ahmet Düverioğlu ve Melih Mahmutoğlu ile sonuna kadar savaşmaya ve kazanmaya devam ediyorlar. Bu basketbolcuların gösterdiğini futbol, voleybol ve diğer branşlarda da görmek istiyor taraftar.
Hatta bir örnek daha verelim. Geçen haftalarda basketbolda yine Galatasaray ile karşılaşan Fenerbahçe Beko maçını bir kez olsun her taraftarın ve sporcunun izlemesini istiyoruz. Hatta geçen yıl Basketbol Gelişim Ligi finalinde Fenerabahçe ve Tofaş arasında geçen maçı da bir kez gözler önüne getirelim lütfen. İşte bu şekilde mücadele edildiği takdirde bütün branşlarda başarılara imza atmamanın imkanı yok!..
Not: Bu yazıyı yalnızca Fenerbahçeliler okusun!..
