Önce sevinç, sonra üzüntü
Dünya Kupası elemelerinde 3 gün önce deplasmanda Gürcistan galibiyeti, 3 sonra İspanya üzüntüsü…
A Milli Futbol Takımı ne zaman ne yapacağını anlayan var mı? Tam işler düzene girdi dediğimiz zaman bir şekilde ayarları bozuluyor. Bir türlü düzen tutmuyor. Bu kadar da fark olmaz ki!..
Daha önceki yorum ve videolarımızda da bunları söylemiştim. Çok büyük başarılar atarken, birden bire ne oluyorsa oluyor. Takım adeta duruyor!..
Tam Avrupa Şampiyonu olacak diye düşünüyoruz. Puna bile alamıyor. Evet başlangıç muhteşem sonunu getiremiyoruz. Tabii bütün bunlara rağmen vaz mı geçeceğiz. Tabii ki hayır!..
Dibe vurmadan yükselemezsiniz. Onun için bu yenilgi son olsun, bundan iyi bir ders alınsın diye düşünüyoruz. Dünyada yenilmeyen takım yok!..
Fakat sürekli tekrar olduğu zaman umutlar kırılıyor. Bunun önlenmesi için artık 2025’e geldiğimiz bu dönemde bu gibi skorlar almamak gerekiyor!..
Çok iyi futbolculara sahip olmamazı rağmen bir türlü bunu beceremiyoruz. Nedendir bilinmez!..
Ama yıllardır bu işin içinde olarak baktığımız zaman hep aynı senaryo ‘acı son’ olmasın lütfen!..
Bu İspanya nasıl 25 maçtır yenilmiyorsa, biz de bunu yapabiliriz. Ama bir sistemimiz olması gerekiyor!..
Bunu bütün birimlerde uygulamamız gerekiyor. Herkesin de sisteme uyması gerekiyor!.. Biz de ne yazık ki, gelen herkes kendi sistemini yerleştirmeye çalıştığı için her zaman aynı yere geliyoruz. Tamam bu iş oldu diyorsunuz. Tam orada biri devreye giriyor ve bütün işleri bozuyor.
2002 Dünya Kupası’nda başarı gelir gelmez, hemen teknik direktör değişikliğine gitmiştik!..
Hatta bugün ligimizde bile bu şekilde yürüyor. Ne yazık ki, her zaman ilk önce teknik direktörler harcanıyor. Bir takım bir üst lige çıkar çıkmaz, futbolcuların satıyor ve teknik direktör değişikliğine gidiyor.
Mesela Süper Lig’de şampiyon olan takım ilk önce ya teknik direktör değiştiriyor, ya da futbolcurını satmayı başlıyor. Bu kez yeniden aynı yere geliyor. Bazen de bunu yapmadığı zaman başarılı olmaya devam ediyor. Bir türlü istenilen sonuç ve sonuçları da alamıyoruz. Tabii en büyük etkinlerden birinin her konuda torpil olduğunu unutmamak gerekiyor. Bizim bir yerlere gelmemiz için torpilin kalkması lazım. Hakedene formayı veya işi vermeniz gerekiyor. Bunu yapmadığınız takdirde başarı gelmeyecektir.
Üstelik bir kişi bir yere getiriliyor veya geliyor. İster başarılı olsun, ister başarısız olsun bir şekilde yıllar boyunca orada kalıyor. Hatta bu kişi değiştiriliyor. Başka bir kişi getiriliyor. Bu kez aynı kişiyi yeniden göreve getiriyoruz. Madem bu başarılı ise neden görevde değil. Başarısız ise neden getirdin?
Oturup bir 5 yıllık veya 10 yıllık plan yapmıyoruz ne yazık ki!..
İlle de böyle bir hazimetle karşılaştığımız zaman gözümüzün önüne bakmayı öğreniyoruz.
Hatta deniliyor ki, biz bu maçtan ders çıkardık. Tamam bu dersi o zaman ezberle, hatta duvara as her zaman ona bakarak azimle çalışmaya devam et. o zaman başarırsınız!..
Tabii bu yenilgiye rağmen, başarabilir mi? Başarabilir… Potansiyeli yüksek… Bunu uyumlu enerjiye çevirdiği zaman mutlaka ve mutlaka istenilen yerde olacaktır. Hatta şimdiden iddia ediyorum. Gelecek maç bu maçtan farklı olacaktır!..
Yeter ki, işimize gereken özeni gösterelim ve çalışalım…
